Yıllardır bilgi dağarcığımızda Akrep kendi kendini sokar diye bir cümle vardır. Neden soktuğunu pek az kişi bilir. Akrep aslında kendinden daha güçlüsünü gördüğünde kendisini zehirlermiş! Yazının başında biz benzetme sanatını kullanıp manası ile değil lafın aslı ile ilgileniverelim istedik. Şu Karabüklülerin Karabüklülere yaptığını herhalde bırakın Türkiye’yi dünyanın belki çok az yerleşim yeri insanı birbirine yapar. Huyundan mıdır? Suyundan mıdır? Toprağından mıdır? Sonradan kurulma olduğundan mıdır? Bilinmez ama var dır illa bir hikmet-i sebebi! Şuraya bir üst düzey yönetici atanacak hemen başlar sen ben, o olmasın kavgası. Siyaseten birisi aday olacak olsa, yok O olmaz Bu olmaz, tartışması. Birisi ticareten bir başarı sağlasa kırk tane kulp takmaya başlar bu kentin insanı. Sonuç, çareyi hep başka kentlilerin kemendine sarılmakta buluruz. Sonrada bazılarının arkasından ohh gitti şükür kurtulduk diye davul zurna çalarız. Ne oldu, neden oldu diye sormak akla geldiğinde ise; Biz böyle değildik sonradan olduk diyerek kolaycılığına kapılıp bilinmezliğe sığını veririz. Başka kent insanların gurur duyduğu, destek verdiği, güç verdiği, sımsıkı sarıldığı, yaşam içindeki bir çok konuya biz gıpta ile bakar olduk. Hani önceden bu kentte yaşayıp gidenler, geldiklerinde, 20 yıl önce neyse daha kötü diyorlar ya! Hani yıllar öncesi ülkenin Paris’i idi bu kent diyerek imrenircesine anlatıyorlar ya! Bizler bu kent neden bir karış ilerlemiyor diye yakınıyoruz ya! İşte bütün bunların altında akrep gibi kendini sokan Karabük’te yaşayanlar olabilir mi! Ölen Puslu kentin çocukları ve Karabüklülük ruhu değil mi! Biz bile birkaç aydır en derininden yaşıyoruz bu akıl almaz hali. Bu herif bu parayı kimden buldu acaba? Arkasında ki şu mu, bu mu? Benden icazet aldı mı bu işleri yaparken? Aman benden bir adım öne geçti! Vs vs vs Öyleyse vurun boynunu, koparın kafasını.