Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, Karabük Üniversitesi (KBÜ) tarafından düzenlenen "21. Yüzyılda Ortadoğu ve Türkiye" konferansına katıldı. Konferansta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Rusya'da yaptığı zirvede "ateş çıkmasıyla" ilgili değerlendirme yaptı. "Silahlı kuvvetlerin operasyonel anlamdaki yapmış olduğu başarılı faaliyetler bugün tekrar sahada diplomasinin önün açtı." yorumunda bulundu. Konferansın hemen ardından yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in Rusya'da yaptığı zirveyle ilgili o k; "Bu olay nereye doğru gidecek?" diye sorulduğunda önce sahanın stabil hale gelmesi gerektiğini söylediklerini belirtti. Sahanın stabil hale gelmesi için de ateşkes ilan edilmesi gerektiğini ifade eden Yarar, "Buradan bir çözüm üretilebilsin. Başından beri Türkiye'nin istek ve arzusu, Astana ve Soçi süreciydi. Astana ve Soçi sürecini önce konuşabilmesi denkleminden hiç vazgeçmedi. 4 milyon insanın söz verilerek sokulduğu yer burası. Birçok yerden Halep'ten, Hama'dan, Humus'tan, Rakka'dan, Deyrizor'dan buraya insanlar geldiklerinde buradan on saldırılmayacağı sözü verilmişti. Türkiye bu sözün hala arkasında ve bunu yaşama geçirmesi içinde sahada silahlı kuvvetlerle beraber mücadeleye soktu ve bu noktaya geldi. Bütün askeri faaliyetlerin en önemli amacı tıkanan diplomasinin önünü açmaktır. Silahlı kuvvetlerin operasyonel anlamdaki yapmış olduğu başarılı faaliyetler bugün tekrar sahada diplomasinin önünü açtı" diye konuştu.

"Avrupa'nın ilgisini de bu noktaya çekti"

Yaşanan sürecin birçok faktörü de birbirinin içine sokacağını aktaran Yarar, şöyle konuştu: "Kolay bir süreç değil. İdlib'in karmaşası yalnızca bölge ülkelerinden kaynaklanmıyor. Bölgede jeopolitik o k amaçları olan ülkelerde bu savaşın sürmesini istiyor. Olay, Türkiye ile Suriye'nin ötesine çoktan geçmiş durumda. Bu nedenle de Astana sürecinin taraflarının mutabakatı yetmiyor, dünyanın da bu konuya ilgisi ve alakası gerekiyor. Belki Türkiye mülteciler konusunda batıya kapıları açmakla beraber Avrupa'nın ilgisini de bu noktaya çekti. Belki sorunun çözülmesinde Avrupa Birliği'nin de desteği olursa belki çok daha kolay bir şekilde çözüme gidebilir." Ateşkesin kalıcı olup olmayacağıyla ilgili sorulan soruya Yarar, şöyle cevap verdi: "Daha önce yapılan Soçi mutabakatı ne için yapılmıştı? Ortada bir çatışma vardı. Bu çatışmayı ortadan kaldırmak için yapı k buraya gelmişti. Halep'ten, Hama'dan, Humus'tan gelenler buraya nasıl gelmişti. Önce ateşkes yapıp insanlar buraya getirilip, çatışmasızlık bölgesi ilan edilmişti ve süreç böyle başlamıştı. Burası da buraya gelen bir yer. Geçmişteki kişilerin amaçları değişmediği müddetçe ne olu olmayacağını, açıkçası yaşayarak göreceğiz."

Yunanistan sınırına Özel Harekat Polisi görevlendirilmesi

Türkiye'de geçici sığınmacılar bir de kayıt dışı göçmenler olduğunu vurgulayan Yarar, "Bunların statüsü aslında başka bir ülkeye gidebilirler, bunun önünü tıkayamazsınız. Ama işin ilginç tarafı bu insanlar oraya geçtikten sonra bize doğru geri itilmeye başlanıyor. Biz Suriye'ye bir kişi bile hukuki veya adli anlamda geri göndermeye kalktığımızda dünya ayağa kalkıyordu. Karşıya geçen 100 binleri silah zoruyla tekrar geri göndermeye çalışan bir Avrupa Birliği var. Türkiye bu anlamda kimsenin maşası olmayacağını veya kimsenin bize bir şey dikte edemeyeceğinin işaretini veriyor. Oraya getirilen polisler mültecilerin geçişini engellemek için değil, Yunan tarafına bunun olmayacağını göstermek adına getiriyor" dedi. Yarar, konferans sonunda kitaplarını imzalarken, öğrencilerle fotoğraf çektirdi. KBÜ'de öğrenim gören öğrenciler yaptıkları insansız hava araçlarını Yarar'a göstererek, destek istedi.  
Editör: Haber Merkezi