Geçmişin Öfkesi ile Gelecek İnşa Edilmez.
Bu tartışma bitmeli.
Bir süredir yöremizin iki çok önemli kuruluşu arasında sessiz sedasız bir tartışmadır sürüp gidiyor. 
Birisi yöremizin gözbebeği, ülkemizin sektöründeki, stratejik düzeyde öneme sahip ve savunma sanayii içerisine entegre edilmeye başlanılan bir kuruluşu Kardemir. Diğeri ise yine gözbebeğimiz Kardemir’in ortağı olduğu, çimento sektörünün önemli kuruluşu Karçimsa.
Her ikisi de işsizliğin alıp başını yürüdü ülkemizde ve yöremizde aş ve iş kapısı.
Bütün mesele birinin atığı, diğerinin hammaddesi Curuf.
Kardemir’in özelleştirilme süreci sonuna kadar, fazla bir ekonomik değeri olmayan adeta atılacak yada depolanacak yer aranan yüksek fırın döküm sonrası kalan posası curuf.
Çimento sektöründe kullanılmaya başlanması ile birlikte zamanın Kardemir Yetkililerince ekonomik olarak nasıl değerlendirmeliyiz sorusuna bulunan cevap olarak, ünlü iş adamı Sakıp Sabancı ile ortak olunarak hemen yanı başına kurulan fabrika.
İki şirket arasında her ne oldu ise Sabancı ailesinin Karçimsa’daki ortaklığını sonlandırma isteğinden sonra oldu. Hisselerin sahibi Akçansa çimento hisselerini Beyçimento ya sattı.
Bu satıştan sonra Karçimsa’nın iki ortağı arasında sürekli bir mücadele yaşanmaya devam etti. Kimse dur sus demeye ihtiyaç duymadan herkes bakındı. Bakınmaya da devam ediyor. Üstelik birileri de tam tersine ateşi körüklemenin telaşına düştüler.
Ortaklar arasındaki bu tartışma kime ne fayda sağlıyor ki!
Kardemir’in kendi ortağı yerine atık maddesi cürufu başka simsarlara satması şirkete ne fayda sağlayacak?
Son yıllarda dünyada yaşanan bölgesel savaşlar, yanı başımız Suriye’de yaşananlar, tüneller, lafarge gibi kuruluşlar hem Demir Çelik Sektörünün hem de Çimento sektörünün ne kadar stratejik olduğunu adeta insanın gözüne kakmıyor mu?
Kardemir cürufunu maliyetine bakmayıp alan simsarların bunu ihracat yapıyorum diye lafarge türevi şirketlere göndermeyeceğine kim garanti edebilir?
Ülkemizin son yıllardaki tüm engelleme çabalarına rağmen, Cumhurbaşkanımızın tüm imkanları seferler ettiği, Milli sanayi, savunma sanayi çabaları içerisinde Demir Çelik Sektörü kadar Çimento sektörü de önemli değil mi?
Stratejik Kuruluşlar olarak adlandırılanlardan birisi olan Kardemir’in demir çelik sektöründeki üretimi kadar çimento sektörünü de yanı başında tutması ülke menfaatleri açısından önemli değil mi?
Oysa 1995 ler de bu yatırımın fikrinin temelinde de belki bu vardı.
Şimdi tozu dumana katmanın zamanı değil.
Takım olma, Ülkemiz için, Karabük için mücadele etme zamanı.
Nefs-i istekleri bir kenara bırakıp aklı selimde birleşme zamanı.
Dünün öfkesini bir kenara bırakıp geleceği birlikte planlama zamanı.
Elimizin altında savunma sanayide entegre edilebilecek bir Kardemirimiz var.
Elimizde bu Kardemirimizin üretim atığı curuf var.
Elimizde bu cürufu stratejik ürün olan çimentoya çeviren bir Karçimsamız var.
Son yıllarda akaryakıt ve lojistik sektöründe meydana gelen anormal fiyat artışları ve maliyet bu iki kuruluşun yan yana ya da mümkün olduğunca yakın olmalarını zorunlu kılıyor.
Kardemir’in son genel kurulu sonrası, savunma sanayiinin duayeni, Prof Dr. İsmail Demir gibi bir akil isim, Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Çok kıymetli yönetim kurulu üyeleri görev aldı.
Bunu fırsata dönüştürerek, dünya gerçeklerini göz önüne getirerek bu iki stratejik ortak arasındaki sorunun bir an önce çözülmesi gerekir.
Hatta sorunların çözülüp milyon tonların üzerinde çimento üretimi yapacak, teknolojisi yenilenmiş, yeni yatırımları hızlı şekilde devreye almak gerekir.
Bu iki ortak arasında sessiz şekilde devam eden sorunun çözümü noktasında;
Görev iktidar milletvekilleri Ali Keskinkılıç ve Cem Şahin’e düşer.
Görev her iki şirketin bağlı olduğu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Fatih Çapraz’a düşer.
Hem de bardak kırılmadan hızlı bir şekilde hareket edilmesi düşer.
Ne demiştik,
Geçmişin Öfkesi ile Gelecek İnşa Edilmez.
Bu tartışma mutlaka bitmeli.