Bir yanda Cumhuriyetin 100. Yılını kutlarken diğer yanda Kardemir’in “Fabrikalar Yapan Fabrika” isimli belgeselini davet üzerine izleme fırsatı buldum.
Hem de davet edilmiş ama gelmeyen onca basın mensubundan, gelen birkaç kişinin bile başlangıcında gittiği ve tamamını izleyen tek gazeteci olarak izlediklerim karşısında zaman zaman şaşırdım kaldım.
Yaklaşık bir saatlik sözüm ona belgesel de ha şimdi ha birazdan ne zaman birinci ve ikinci dünya savaşı anılarından kurtulacağımızı sorgularken sona eriverdi. Yapılan her şey elbette iyidir ama Kardemir özelinde yakın tarihini oldukça iyi bilen bir isim olarak bir sürü önemli nokta da kafamı kurcalayıp durdu.
Öncelikle geçmiş yıllarda benzeri birçok film, prodüksiyon, tanıtım vs hazırlanmış ve arşivlerde dururken, biraz birinci dünya ve ikinci dünya savaşından, biraz Kardemir arşivinden, iki de bunları anlatan hoca ile niye böyle bir filme ihtiyaç duyulmuştur.
Bu filmin hazırlanmasını kim istemiş, Karabük’te bile birçok kuruluşun yapabileceği bu film için İstanbul firmasına kaç yüz bin ya da milyon lira ödenmiştir?
Geçmişte Kardemir ile ilgili hazırlanmış onlarca video, resim ve yazıda olmadığı kadar bu film de dönemin Başbakanı İsmet İnönü oldukça fazla öne çıkarılmış ve işlenmiş!
Kardemir yakın tarihinin 1994-1995 dönemi hiç dile getirilmemiş. Oysa bir şehrin şahlanışı, annelerin sahiplenişi, çocukların gözyaşı işçilerin haykırışı, fabrikası için tek vücut oluşu sanki yaşanmamış gibi pas geçilerek adeta fabrika şehirden koparılmış.
Yine o dönemlerde yaptıkları fedakarlıklar ile fabrikasını kapattırmamak için her şeyi göze alarak sokaklara dökülüp sendikal hareketin bir şehir için yek vücut olma ruhunun inşa edildiği Çelik İş sendikası ve çalışanlarına değinilmemesi de ayrıca bir sorgu konusudur.
Oysa o sendikanın daha birkaç ay önce Genel Başkanı, yöneticileri ve üyeleri ile hükümete ne kadar destek verdiği hepimizin malumudur.
Özelleştirmeden sonra iki binli yıllarda krize giren, her tarafı icralık olan, kömür, cevher hammadde alamayan şirkete Ak Parti’nin ve lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ne kadar değer verdiği hiç mi hiç dile getirilmez! Yok sayılır!
Bir süredir Karabük ve Karabüklülerden, Sendikasından, cemiyet hayatından, basınından ve halkından koparılmaya çalışılan Kardemir şimdi de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’nin dava ruhundan mı koparılmaya çalışılıyor diye insanın şaşkınlıkla sorası geliyor.
 Hülasası, Kurtuluş Savaşı sonrası başlayan milli ve yerli sanayileşme hamlesinin ilk demir çelik fabrikası olan Kardemir’in, geçmiş yıllarda aileler arasındaki kavga nedeniyle kuruluş amacından saptığını gören Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yerinde müdahalelerde bulundu.
Milli ve Yerli politikaları çerçevesine kuvvetli dönüş için yönetim ve üretim amaçlı yeniden yapılanması noktasında yönetim kurulu bazlı hamlelerde bulundu.
Ancak Yönetime gelenlerin getirdiği bazı üst yönetici kadrolarının ise bu amacın dışına çıktıklarını söylemek hiç te zor değil. Zira bulunduğu toplumdan koparılmak bir yandan o toplumun öfkesini getireceği bilmemek cahillikle yorumlanabilirken, bununda siyaset arenasında negatif olarak yansıması kaçınılmazdır.
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 ay önce “Seçimlerde Kardemir’e 600 işçi alınacak” sözünün ve Karabüklülere müjdesinin hala daha yarısının gerçekleştirilmiş olması, adeta ayak sürünmesi de yukarıdaki eleştirilerimize en ön güzel örnek olsa gerek.
 

Editör: Sait Alıcı