Tek Başına mı Kazandın?
Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit, Recep Tayyip Erdoğan gibi siyasetçiler vardır partiler üstü arkasında kitleleri sürüklerler. Dursun Altıparmak, Rafet Vergili, Elif Köse gibi bazı yerel siyasetçiler vardır karizması, halk arasındaki etkileme gücü, maddi destekleri ile seçimleri etkileyecek arkalarında oy potansiyeli bulunur.  Yine bazı siyasetçiler vardır, biraz şans, biraz zamanın rüzgârı, biraz güçlü bir ekibin desteği ile seçim kazanır ancak siyaset körlüğü hastalığına kapılıp tarihin sayfalarında yerini erkenden alırlar. Çok örnekleri vardır...
Belediye seçimleri biteli 5 ay geçti ama Karabük Belediyesi’nde taşlar bir türlü yerli yerine oturmadı. ‘Yine kazanır’ denilen 15 yıllık Rafet Vergili dönemi sona erdi. Ak Parti adayı Özkan Çetinkaya kazandı, kazanmasına ama sular hala daha durulmadı. 
Seçimleri ne pahasına olursa olsun kazanma hedefine kilitlenen Ak Parti İl Başkanı ve Yönetimi Belediye Meclis aday listesine öyle kilit isimler yerleştirdi ki her kesimden oy toplamayı bildi.
Karabük merkez oyları için güçlü isim emekli özel idare genel sekreteri Mehmet Uzun’u, devlet tecrübenden istifade etmek istiyoruz diyerek listenin 1. Sırasına ikna etti.
Yenicelilerin 20 binin üzerindeki merkez oylarını alabilmek için iş insanı ve cemiyet adamı Murat Karagül’ü defalarca görüşme ve aracılarla kontenjan listesine ikna etti.
Eskipazarlıların 20 binin üzerindeki merkez oylarını alabilmek için Samet Sarıtaş ve Songül Çay isimlerini ikna etti.
Eflanililerin binlerce merkezdeki oyunu alabilmek için İrfan Topçu’yu kontenjan listesine ikna etti.
Eğitim camiasının oylarını alabilmek için yılların hocası emekli milli eğitim müdürü Nevzat Türkkan’ kontenjan listesine ikna etti.
Vergili’nin altını boşaltmak ve özellikle küskün-kırgın Ülkücü taban oyları için Samet Sarıtaş ve Murat Karagül’ü ikna etti.
Seçim sathı sırasında oluşan tüm olumsuzluklara rağmen, Milletvekilleri Cem Şahin ve Ali Keskinkılıç, İl Bşakanı Ferhat Salt ve ekibi gece gündüz çalıştı.
Gençlik Kolları, Hanım kolları kapı kapı gezdi.
Ak Partiye gönül vermiş avukatlar maddi manevi tüm imkanları ile sahada yer aldı.
Yukarıda isimlerini saydığım kilit isimler mahalle mahalle, sokak sokak hitap ettikleri kesimlerin oylarını Ak Partiye kanalize etmek için var güçleri ile çalıştılar.
Kendi maddi imkanları ile düzenledikleri iftar yemeklerine binlerce kişi katıldı.
Yerel basının içerisindeki bazı isimlerin çok ciddi desteklerini aldılar.
Seçimlere 10 gün kala Uğur Çalışkan’ın fikir babalığını, bizim finans aracılığını, yöremizin yetiştirdiği iş insanı Özgür Ulupınar’ın finansörlüğünü yaptığı kapalı caddenin tıklım tıklım dolduğu, 10 bin kişiye yakın iftar programı ile adeta kazanılacak seçimlerin şovunu ve haberciliğini yaptı.
Seçimler bitti mazbatayı teslim alan seçilmiş Belediye başkanı Özkan Çetinkaya’ya koltuğuna alışsın, ekibini kursun ama verilen sözleri de unutmasın denildi.
Ya peki sonra ne oldu?
Dakika bir gol bir misali koltuğa oturduğu gün seçim canlı yayınlarında verdiği sözü unutuvermekle başladı.
Verilen sözler yerine gelmedikçe sesler ve eleştiriler yükselmeye başladı.
Belediye Başkan Yardımcılığı ile ilgili seçim döneminde adı geçen, toplumda beklenti oluşan, seçim çalışmalarında başkan yardımcısı olacak şeklinde mahallelerde isimleri dolaşan meclis üyeleri hiç gündeme gelmez oldu. Hatta o isimler yerine başka iki isim gündeme gelince tepkiler oluştu. Çare olarak ertelenip, halının altına süpürüverdi.
İlk fırsatta da O isimleri halının altından çıkarıp başkan benim ben karar veririm edası ile tekrar gündeme koyup, bir iddiaya göre imzalayıverdi. Birlikte çalışacakları müdürleri tespit etmek, idari başkan yardımcılarına karar vermek elbet kendi tercihi olabilir ama, siyasi başkan yardımcılarının tespitinin istişare ve konsensüs olması gerektiği noktasını pek umursamadı.
Belediye Meclis gurubundaki gurup başkanı dahil, Ak Partili üyelerin tamamına yakınını yok saydı.
Gurup içerisinde oylayalım teklifini duymazdan geldi.
Fikirlerini sormadı. Gönülleri ihya sloganını unutup gönüllerini olsun almadı.
Partinin ön planda olan istişare kültürünü dikkate almadı.
Ben çalışacağım ben seçerimi tercih etti. 
Şimdi gönlü kırılanlar, yok sayılanlar, emri vaki yapılanlar, danışılmayanlar, seçilmesinde ciddi katkısı olanlar sormaya başladı.
Şehirde yaşayan Eskipazar Ortaköylü Ahmet beyin, Yenice Tır köylü Hasan abinin, Eflani Kadıköylü Ayşe ablanın beklentileri, verdikleri oyların karşılıkları ne olacak?
Listedeki kilit isimleri sen mi ikna ettin?
Seçimlerde toplantı salonlarını sen mi doldurdun?
Binlerce kişinin geldiği iftar yemeklerini sen mi organize ettin?
Seçim bütçesini sen mi ortaya koydun?
Velhasıl seçimleri kendi başına mı kazandın?
Şimdi tespit ettiğimiz bu gerçekleri yazdık diye bize gücenen dostlar olacaktır. Bunları 5 aydır gördük, duyduk, izledik. Hatta bir gazeteci olarak zaman vermek lazım diye sustuk. Ancak sıklıkla rastlanan siyaset körlüğü hastalığına bir dostu daha kurban etmeyelim diye erken hatırlatması yapalım istedik.
Ne demişler dost acı söyler.
Üstelik de toplumu ilgilendiren bu tespitleri yazıp toplum ile paylaşmakta gazeteci benim işim.
Herkes nasıl bir şekilde tercihini kullanıyor ise buda benim tercihim.

Editör: Sait Alıcı