Hayır İşi Yaparken, Kul Hakkı na Riayet Ediyor muyuz?
Kul Hakkına Girer mi, Girmez mi?
Birkaç gündür ofisimizde yaşadığımız börek, çörek, yemek kokusu inanın artık gına getirdi. Hani insan “Yahu güya Karabük’ün en prestijli diye söylenen, büyük rakamlarda kira ve aidat ödediğiniz binanın ofislerine havalandırmadan hatta açtığınız pencereden böyle yiyecek kokusu gelir mi” diye haklı o k soruyor!
Şimdi diyeceksiniz ki ne alaka?
Alaka şu ki,
Sorduk, gelen börek, çörek vs yiyecek kokusunun hayır olsun diye izin verilen, giriş kattaki Kermes ten geliyor.
Hayır işlerine asla ve asla karşı değiliz. Bilakis destekleriz. Hatta bunun Kul ile Allah arasında kalması gerektiğini, bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gerektiğini bilir ona göre de davranırız.
Ancak mevlit kandilini yaşadığımız şu gün, hayır işi yaparken, bir yandan da kul hakkı na da riayet etmemiz gerekmez mi?
Kim, ya da kimlerin düzenlediğini bilmiyoruz, bilmemizin çok da önemi olmasa gerek, zira kul hakkı, ona buna göre değişmez. Allah’ın huzurunda kimsenin önceliği yoktur.
Önemli olan şimdi bizi rahatsız ederek kul hakkı olmuyor mu? Bizim gönül rızamız alınması, helalleşilmesi gerekmez mi?
Mübarek Cuma günü vesilesi ile namaz öncesi ders anlatan her zaman gittiğimiz mescid’in hocasına soralım dedik. Hoca her Cuma, hemen hemen her konuda ahkam keserken, dini dersler anlatırken, örneklemeler verirken, “ben fetva makamı değilim” diye cevap veriverdi. Ben duymadım ama sonrasında “kul hakkına girmez” dedi duydum diyenler de var.
“Bir bardak su da fırtına koparıyorsun” diyenleriniz olabilir ama şöyle bir derinlemesine düşünürseniz, merceği detaya ayarlarsanız, hayır işleri diye kul hakkını hiçe sayarak başlanılan işlerin nerelere varabileceğini sanırım hesap edebilirsiniz.
Hem mübarek Cuma hem de Mevlit kandilinde sizlere böyle bir konu açtık. Hepinize hayırlı kandiller.
Bunlar da ilginizi çekebilir