İnsan yaşının da getirdiği hayat tecrübesi ise zamanla daha sabırlı olmayı, bin düşünüp bir söylemeyi, sükûnet ile gözlemlemeyi biraz daha öğreniyor ve öğrendiği gibi de davranıyor. Gazeteci anılmanın gereği olsa gerek her gün habere dönüştürülebilecek o kadar konu, bilgi, söylenti ya da dedikodu bizlere bir şekilde ulaşıyor ki bazen ne diyeceğini bilemiyor insan.
Üstat gazeteci Emin Çölaşan’ın “önce insanım sonra gazeteci” sözleri misali biz hümanist davranıp insani boyutunu çok daha fazla ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Toplum yararını, kamu menfaatini, insan oğlunun hata yapabileceğini zihin ve vicdan muhasebemizde ince eleyip sık dokuyoruz.
Dilinin altına ne var merakının farkındayım. Bu sözcükleri yazdım ki emin olun epey bir düşündüm bu satırları yazmaya. Şimdi gelelim asıl mevzuya.
Bir süredir asayiş olayları istatistiği açısından ülkemin en sakin illerinden birisi olmakla övündüğümüz Karabük’te sanki birileri bunu bozma çabasına girmiş!
Milletin vergileri ile oluşan bütçeden, milletin asayişini, güvenliğini, huzurunu korumak için maaş alıp üniforma giydiğini unutmuş birkaç kendini bilmez emniyetin içerisinde cirit atmaya başlamış! Milletin aklı ile oynamaya, kanunların verdiği yetkiyi zorlamaya, kentim insanı üzerinde tabiri caiz ise ego tatmin etmeye bir süredir devam ediyor.
Bizim bu konudaki olası sonuçları ile ilgili hassasiyetimizi ve biriken yakınmaları fark eden, toplumu okuyabilen omzu bol yıldızlı üst yönetici kardeşimiz, “ağabey bir çay içelim” kibar teklifi ile hem gönlümüzü almaya hem durumun daha kötüye gitmesine engel olmaya çalışıyor.
Zamanında devleti Avrupa insan hakları mahkemesine şikâyet eden bir başka omzu bol yıldızlı ise, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın görevlerini rahat yapabilsinler, araçlarının kullanım ve park etmede trafiği aksatmamak şartı ile öncelikli olsunlar, sorun yaşamasınlar diye, turkuaz basın kartı sahiplerine verilen araç trafik kartlarını “karayolları trafik kanunda yok” diyerek hükümsüz sayabiliyor. Altında ki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı damga ve imzasını tanımazdan gelebiliyor. Gelebiliyor da, O İletişim Başkanlığı yakın bir zamanda, siz uyumaya devam edin, “Gözümüz Karabük’ün üzerinde” açıklamasını kamuoyuna yapıp bir yerde anlayana misali uyarıyor.
Devletin kazaları önleme tedbirlerini kendine göre yorumlayıp durumdan vazife çıkaran bazıları Karabük halkını 24 saat radar baskısı ile canından bezdirirken, bir yandan da iş, siyaset ve cemiyet hayatındaki bazı insanları sanki özellikle seçerek devletin verdiği yetkiyi kontrolsüz ve orantısız şekilde uygulamaya gayret gösteriyor.
Ağlasam mı gülsem mi misali!
Neymiş efendim yağmursuz havada çamur sıçrattı cezası. Bu nedir diye sorulunca geçerken korna çalındı dikkatim dağıldı bende oradaydım yazdım cevabı.
Neymiş efendim Güven Kavşağındaki kapalı caddenin bariyeri önüne park ettin cezası. Şimdi soralım her gün 5-6 aracın park halinde olduğu yerde şimdiye kadar kaç araç park etmiş, kaç araca ceza yazılmış!
Neymiş efendim mahallesinde aracının içinde telefon ile konuşmuş cezası!
Neymiş efendim gecenin köründe, saatte 3-5 aracın geçtiği kamyon kantarına radar koyup, tuttuğunu misali radar cezası!
Neymiş efendim 48 i 84 gördüm, 39 u 93 gördüm misali yaz radar cezasını. Vatandaş şikâyet edip tespit isteyince ters görmüşüm ile kapatıverin dosyayı. Ya peki o memur beyefendinin düzenlediği diğer trafik cezalarını kontrol ettiniz mi? Var mı başka yanlışlar!
Yoğun yakınmalar nedeni ile başka bir ilçeye gönderilen memuru alıp tekrar yakınmanın olduğu göreve vermenize ne demeli!
Bizde ki yakınma ve örnekler o kadar çok ki, hani yaz yaz bitmez de en sonundaki yeter artık dedirten cinsten.
Mahalle içinde, devletin resmi aracını üst düzey bir siyasetçinin aracının önüne suçlu kovalar gibi kır. Ehliyet, ruhsat, alkol kontrolü vs. bir takmadık ters kelepçe kalsın. Güya kendisine verilen yetkiyi kullanarak görevi yaptı. İnsanın Teksas mı burası deyiveresi gelmiyor mu? İşe girene kadar kırk bin takla atan memur kardeşim, Devletin milletine hizmet etsin diye emek verdiği amir kardeşim. Aşırı hız mı vardı? Kuvvetli şüphen mi var? İhbar mı vardı? Talimat mı vardı? Anons edip sağa çek dedin de çekmedi mi?
Şimdi buradan devletin üniformasını ve yetkisini zorlama ile kullanmaya çalışan bu memur beylere soruyorum;
Sorununuz amirleriniz ile mi?
Sorununuz cemiyet insanları ile mi?
Sorununuz siyaset hatta iktidar kurumu ile mi?
Her sohbetimizde DEVLET BURADA diyen sayın Valim,
Memur görevini yapmasın mı demekten öteye geçemeyen Sayın Müdürüm,
İktidarın il başkanı ve milletvekilleri,
Son olaydaki Siyasetçinin önüne direksiyon kırma noktasına kadar varan, yazdığım tüm örnekleri hatta daha fazlası olan Karabük Emniyetindeki Bu Garip İşleri görmezden gelmeye devam mı edeceksiniz?
Devletin imkanları ile vatandaşı iktidara küstürmeye, kızdırmaya çalışan güvenlik teşkilatımızdaki yüzlerce işini düzgün yapan memurun arasındaki bu üç beş kişiye ve onları koruyup kollayan, göz yuman hatta “onlara dokunan karşısında beni bulur” demeye kadar gidenlere sessiz kalmaya devam mı edeceksiniz?
Bizden hatırlatması bu sakin kent bu kadar yükü kaldırmaz.