Birkaç yıldır futbol kulübü üzerinden Karabük Cemiyet hayatı içerisine girmeye çalışan zatı muhterem bir türlü istediğini alamayınca zaman zaman istifa ederim blöfleri ile ortalıkta dolaşmaya devam ediyor.

Bizim 19 Mayıs dış sahalarda duayen İlhan Cavcav’lar ile Melih Gökçek’ler ile futbol takip ettiğimiz günlerde belki futbolun F'si ile bile ilgilisi olmayan aklıevvel kardeşimiz son çare olarak bizim üzerimizden prim yapmayı kafasını koymuş herhalde.

Yalan yanlış, eğip büküp, sözleri çarpıtıp, kendince bizi topluma şikayet etmeye çalışmış. Hem de üzerinden günler geçtikten sonra, ne yapayım edeyim diye düşünürken sosyal medya hesabından yazıvermek gelmiş.

Hem de iki kişi arasındaki konuşmaların kişisel veri olduğunu ve üçüncü kişilere açıklamanın suç olduğunu bile bile.

İyi ki Murat Misoğlu vardı. Telefon görüşmesi sonrası “Bak Murat bu çarpıtıp duruyor, kendince prim yapmaya çalışıyor. İyi ki burdasın. Yarın bir yerlerde çarpuk çurpuk yazar ise söylediklerime şahidimsin’ demiştim. Ne kadar haklıymışım!

Anlamak isteyenlere doğrusunu net şekilde yazıyorum.

Bundan birkaç ay önce beni bir güneydoğu Gazimiz aradı. Kendisinden belediye ye ait alanda otopark parası istediklerini, devletin kendilerine otoparklarda ücretsiz park hakkı verdiklerini, bunu da orodaki personele söylediğinde, “Beni Gazi filan ilgilendirmez. Başkanım herkesten para alacaksın dedi, sende vereceksin” şeklinde sözleri bana iletti. İsteseydim çok güzel ülke manşetlik bir haber olurdu ama bir yanda belediye, bir yanda yörenin spor kulübü diyerek, Başkan Özkan Çetinkaya’yı aradım. Ulaşamayınca Yardımcısı Ahmet Kirman’ı arayarak doğabilecek sonuçları ile ilgili bilgilendirdim.

Birkaç gün önce Karabükümüzün değerli Başsavcısı ile olan randevum nedeni ile adliye sarayına gittim. Doğal olarak da oradaki belediyeye ait yere park ettim. Çıkıştı parka bakan görevli para talep etti. Ben de kendisine “Bak bu aracın Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilmiş Trafik Kartı var. Bizden normal şartlarda park ücreti almamanız gerekir.” dedim. Ancak aldığım cevap, “Beni ilgilendirmez basın olun, ne olursa olun başkanım bana 'herkesten para alacaksın' diye talimat verdi, sende vereceksin” dedi. Ben de kendisine benim adım Sait Alıcı. Başkanına selam söyle dediklerimi kendisine aktar dedim.

Üzerinden birkaç saat sonra değerli dostum Murat Misoğlu’nun iş yerinde otururken kulüp başkanı beyefendi ile bir telefon görüşmemiz oldu. Hayat ve gazetecilik tecrübesi ki 'Murat bak söylediklerimi iyi dinle' diye sıkı sıkı tenbih ettim.

Kendisine dediğim şudur ki; ”Başkan takımı ayakta tutmaya çalışmanı anlarım. Ama kanunlarda kurallarda çiğnenmeyecek. Bu vatan uğruna kurşun yemiş, yaralanmış Gazilerden devlet otopark parası alınmayacak diyorsa alınmayacak. Gazetecinin Cumhurbaşkanlığı'nın verdiği Basın Trafik Kartı var ise park ücreti alınmayacak. Futbol kenti tanıtıyor reklamını yapıyor o yüzden bu kurallar uygulanmasın demekte ısrar edersen bende sana derim ki bizde kentin reklamını yapıyoruz. Bizde dünyanın her yerine haberlerini ulaştırıyoruz. Biz de mi kuralları hiçe sayın diyelim. Biz de mi herkes bize para verecek diyelim. Şimdi sana sorsam ben kaç senedir senin haberlerini ve reklamını yapıyorum. Kaç para verdin şu ana kadar ? Sende bana para vereceksin desem olur mu?

Şeklinde herkesin rahatlıkla anlayabileceği düzgün bir Türkçe ile kendisine anlattım. Karabük’te dünyanın sadece kendisi etrafında dönmediğini anlatmaya çalıştım. Ama nafile!

Basın hayatına gözünü 34 yıl önce Ankara Sporunun göbeğinde açan birisi olarak anlamak istemeyenlere bir kez daha anlatıyorum.

Bağış gönüllülük esaslıdır. Zorakiliği olmaz.

Kulüp başkanı olmak demek herkes benim etrafımda dönecek manası değildir.

Ben başkan olacağım, her yerden bana para aktarılacak, bütçem olacak bende yöneteceğim ile başkanlık yapılmaz. Başarılı olmuş iş adamı başkanlara bak öyle mi yapıyorlar? 

Spor Kulüplerinin başkan ve yöneticileri bu görevlere ya kendi reklamlarını yapmak için, ya da spor sevgisini variyeti ile besleyip sosyal haz almak için yaparlar.

Hangi sebep ile yaparsan yap, yapmak istemiyorsan yapma. Bu güne kadar uzak olduğun gibi bu saatten sonra da bizden uzak ol. Beni bilenler bilir. Senin bildiklerin aksine üç kuruşa tamah etmeyeceğimi tanıyanlar bilir.

Dün olduğu gibi başka yerlerde dolaş. İlgi alanımda değilsin.

Boşuna çırpınma. Benim ismim üzerinden prim yapamazsın.

Editör: Sait Alıcı